Sinan Ateş iddianamesi: 'MHP'li isim için 20 yıl isteniyor, ne yaptığı yazmıyor'

Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 tutuklu şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edilirken, 20 yıla kadar hapsi istenen MHP'li avukat Serdar Öktem'in suçu iddianamede yer almıyor.

Haber Merkezi

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş, 30 Aralık 2022'de Ankara’nın en merkezi yerlerinden Çukurambar’da uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü.

Sinan Ateş'in ölümü kadar soruşturma süreci, MHP'li isimlere uzanan ilişkiler ağı da konuşuldu. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin kabul edilmesinin ardındansa tartışma başladı.

Herhangi bir örgüt adına yer verilmeyen iddianamede cinayetin neden işlenmiş olabileceğine dair bilgi de paylaşılmadı. MHP'nin ismi geçmedi.

Cinayetin azmettiricisi olarak eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş ve Doğukan Çep gösterildi. İkili hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Bu talimatı kimin verdiğiyse belirtilmedi. 

Evin konumunu polis müdürü paylaştı

İddianameye göre, Tolgahan Demirbaş'ın talebi üzerine Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amiri olarak görev yapan Mustafa Ensar Aykal, Sinan Ateş'in cep telefon numarasını olaydan 8 ay önce sorguladı ve ev adresini iletti. Demirbaş adresi neden istediği sorusuna "Sinan Ateş'in ikametinin önünde pankart asılması düşüncesi gündemdeydi" yanıtını verdi.

Ülkü Ocakları yöneticisi MHP'li değilmiş

Şüphelilerin MHP ile temaslarına iddianamede yer verilmedi. Ülkü Ocakları yöneticilerinin ifadelerinde "MHP üyesi değiliz" dediği bölüm öne çıkarıldı.  

Ayrıca Tolgahan Demirbaş'ın, eski MHP milletvekili Olcay Kılavuz'un evinde yakalanması da iddianamede yer almadı. 

145 sayfalık iddianamede bilirkişi raporu dahil onlarca delil değerlendirilmedi.

Azmettirici: Kimseden yardım almadım

Sinan Ateş'i öldüren Eray Özyağci, Ateş'i 3-4 yıldır tanıdığını belirterek, "Kendisini tanıdığımda Ülkü Ocakları Başkanıydı. Gösterdiğim vefaya karşılık vermediği için aramızda kişisel bir husumet oluştu. Kendisini yaralamak amacıyla birtakım planlama ve ayarlama yaptım, hiç kimseden yardım talep etmedim, her şeyi kendi imkanlarımla yaptım" iddiasında bulundu.

Cinayetin keşifçisi Suat Kurt da "Sinan Ateş'in ofisini ve arabasını gözetledim" dedi.

Suat Kurt, Eray Özyağci ve onu olay yerine getirip kaçıran Vedat Balkaya hakkında "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel, MHP'li avukat Serdar Öktem, polisler Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, M. E. A., eski MİT mensubu Çağlar Zorlu'nun arasında bulunduğu 17 kişi hakkında "cinayete yardım" suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

Ayşe Ateş: Suikastı birkaç çapulcu planlamadı

İddianamenin bir bölümünü X hesabından paylaşan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, "İddianame burada. Peki, azmettiriciler nerede? Böyle bir suikastı birkaç çapulcunun tasarlayıp planladığına inanmamızı gerçekten bekliyor musunuz? Sırf bu iddianameyi hazırlamak için kamuoyunu neden bir buçuk yıl beklettiniz?" diye sordu.

İddianamenin kabul edilmesine de tepki gösteren Ayşe Ateş, "İddianame adı verilen içi boş kağıt parçasının kabul edildiğini büyük bir üzüntü içerisinde öğrenmiş bulunmaktayım" dedi:

"Bugün bir kez daha gördüm ki devletimiz ne sağımızda ne solumuzda ne önümüzde ne de arkamızda.  Bedeli her ne olursa olsun hukuki mücadelemin siyasi çıkarlar sofrasına meze edilmesine izin vermeyeceğim."

'Asıl faillerin alenen korunup kollandığı çok açık'

Ayşe Ateş konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde Sözcü’ye açıklamalarda bulundu.

“Olay gerçekleşir gerçekleşmez bu iddianameyi yazıp önümüze koyabilirlerdi. Bir buçuk yıl bekleyip çok basit, adi bir cinayet vakası gibi servis edilerek asıl faillerin alenen korunup kollandığı çok açık. Kocamı kimin öldürdüğü de, katilleri kimlerin koruduğu da gayet net. 

Ne diyeyim, yazıklar olsun. Bugün değilse yarın ama eninde sonunda hesap verecekler. Buna inanıyorum, bunun için de elimden gelen her şeyi yapacağıma kimsenin şüphesi olmasın. İnancı, ırkı, ideolojisi ne olursa olsun haksız yere katledilen tüm canlar için.”

Ayşe Ateş'in ifadesi iddianamede yok

"Savcılık ifademi unutmuş" diyen Ateş, "Muhtemelen siyasilerin ismi geçtiği için ifadem yok. İfademin tam metnini ilerde paylaşacağım. Bir ifade ancak bu kadar basitleştirilebilir, adeta aklımızla alay ediyorlar" diye konuştu.

MHP'li tutuklu isim için 20 yıl ceza isteniyor, ne yaptığı yazmıyor

Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan da bugünkü köşe yazısında tutuklu sanıklardan MHP'li avukat Serdar Öktem'e dikkat çekti. "Öktem’in önemli bir MHP’li olduğu sır değil" diyen Pehlivan, Öktem'in iddianamede “cinayete yardım” ile suçlandığını ve 20 yıla kadar hapsinin istendiğini ancak ne suç işlediğinin belirtilmediğini ifade etti.

İddianameye göre; Serdar Öktem'in cinayet günü olan 30 Aralık 2022’de Bursa’dan Ankara’ya, oradan da Bolu’ya geçtiğini, yılın son günü de Bolu’daki bir otelden çıkıp, bir yayla yoluna sapıp, 26 dakika sonra da oradan döndüğünü anlatan Pehlivan şöyle yazdı:

"Peki, bu bilgiler ne anlama geliyor? Yok. Savcı hiçbir şey yazmıyor. Hiçbir açıklama getirmiyor. O halde neden var bu bilgi? 'Cinayete yardım' gibi çok ağır bir suçlama yapıp buna delil olan eylemi neden yazmazsınız?

Acaba MHP’li Serdar Öktem, cinayet günü Bolu’ya kiminle birlikte gitti? Ankara Ülkü Ocakları Başkanı Ömer Şanlı ile birlikte olabilir mi? İkisinin aracının plakaları neydi?

Ve sahi Serdar Öktem Bolu’da kiminle görüştü? Cinayeti işleyen tetikçi Eray Özyağcı ile olabilir mi? Cinayet gecesi tetikçi de Bolu’da bir yaylada kaldı mı? O konaklamayı sahi kim organize etti?"

Temmuz ayında cezaevinde rahatsızlanıp hastaneye kaldırılan Öktem'le Ülkü Ocakları üst yönetiminden 5 kişinin hastanede görüştürüldüğü, "konuşmaması için bazı vaatlerde bulunulduğu" öne sürülmüştü.

'Cinayetin örgütlü olmadığına kapı aralanıyor'

Yanıtların dava dosyasında yer aldığını ancak savcının bunların hiçbirini iddianameye yazmadığını dile getiren Barış Pehlivan, Serdar Öktem’in “suçsuzluğunun” cinayetin örgütlü olmadığına kapı araladığına da dikkat çekiyor: 

"Serdar Öktem cinayet anını organize eden İstanbul’daki ekiple, tetikçiyi kaçıran Ankara’daki ekip arasındaki kilit ve ortak isim. Haliyle... Siz o kilidi koparırsanız, sanki birbirinden haberi olmayan ama aynı kişiyi öldürme suçunda rol alan insanlar yığınının günlüklerini 'iddianame' diye önümüze koyarsınız. Tam da budur yargılamaya esas teşkil edecek 145 sayfa.

Bakın, tetikçinin lideri Doğukan Çep’e para gönderen Ufuk Köktürk ile avukat Serdar Öktem’in arasındaki 22 ayrı telefon trafiğine girmiyorum bile. Cinayetten bir gün önce yapılan ama silinen WhatsApp yazışmasına da..

Ve çok daha çarpıcısı... Savcı, Serdar Öktem’in “06 DB 7018” plakalı bir araçla Bolu’ya gittiğini yazıyor. Halbuki, o araç Öktem’e ait değil. Acaba o plakalı aracı şüphelilerden Ömer Şanlı kullanıyor olabilir mi? Eğer öyleyse, savcı neden bu “hatayı” yapar? Yoksa, Ankara Ülkü Ocakları başkanının ismi 'geçmesin' diye bilinçli mi yapıldı?"