Gazeteci Mustafa K. Erdemol: Selefiler kullanılmaya çok uygun, rahatça katil çıkarabilirler

Dayanışma Meclisi üyesi ve dünya haberlerinin tecrübeli ismi gazeteci Mustafa Kemal Erdemol'a son zamanlarda alevlenen 'selefiler' tartışmasını sorduk. Erdemol Selefiler için "asla düşünsel olarak kayda değer bir güç değil. Ama''aksiyoner" bir güç. Kullanılmaya uygun. Katiller bulup çıkarabilir." yorumunu yapıyor.

Volkan Algan

Cübbeli Ahmet namıyla bilinen medyatik tarikat liderinin Selefi cemaatler hakkında yaptığı "silahlanıyorlar" açıklaması tartışılmaya devam ediyor. Cübbeli geçtiğimiz gün konuyla ilgili ifade verdi. 

İktidarın başta Suriye olmak üzere bölgede yürüttüğü kirli dış politikada silahlı selefi ve diğer İslamcı örgütlenmelerle kurduğu uğursuz ilişki herkesin bildiği bir sırken, sanki ortada yeni bir durum varmış gibi konunun tartışılıyor olması, yaşananların daha çok İslamcılar arası alan kapma mücadelesiyle ilgili olduğunu akıllara getiriyor.

Dayanışma Meclisi üyesi ve dünya haberlerinin tecrübeli ismi gazeteci Mustafa Kemal Erdemol'a tartışılan konuları sorduk. 

Erdemol Selefiler için "asla düşünsel olarak kayda değer bir güç değil. Ama 'aksiyoner' bir güç. Kullanılmaya uygun. Katiller bulup çıkarabilir" yorumunu yapıyor ve iktidarın besleyip büyüttüğü, Selefi olsun olmasın İslamcı örgütlerin dönüp dolaşıp bir gün Türkiye'nin karşısına çıkacağı uyarısını yapıyor.  

İşte Erdemol'un yanıtları: 

Kimdir bu Selefiler, nereden çıkmış, İslam'ı nasıl yorumlamış ve nasıl bir sosyolojik tabanı tutmuşlardır? Kısaca anlatır mısınız?

Bu İslam içinde bir akım. İbn-i Teymiye'nin icadı. Hıristiyan püritenlerini andırır,; safçılık, olduğu gibi kabul etme, değişime kapalı olma gibi bir tarzı var. Dinin kurucusu olanlara, onlarda hiç bir değişiklik yapmadan itaati önerir. Tutuculuğunun nedeni de bu. İslam'ın ilk dört halifesinin dönemini esas alıp, İslam'ın doğrusunun o olduğuna inanlar tarafından desteklendi de uzun zaman. Hadislere yaklaşımı konusunda da netlik olmadığı için aslında islam içinde çok yaygın değil düşünce olarak. Pratikte de etkili olmakla beraber çok yaygın bir taraftar kitlesi de yok. Neredeyse İslamdışı bile sayanlar var.

Ortadoğu ya da İslam coğrafyasında kayda değer bir güçten mi bahsediyoruz? Güncel olarak nedir durumları?

Taraftarı az olmasına rağmen evet, etkili bir güç Selefiler. Çünkü şiddeti yöntem olarak benimsiyorlar. Bu nedenle etrafına militan toplayabiliyorlar. Günümüzde de Suudi Arabistan bağlantılı Selefi yapılar var. Çeçen gruplar içinde yaygın, Suriye'de savaşan çok sayıda selefi var. Tabii durum öyle bir hale geldi ki şiddeti yöntem olarak benimseyen her örgüt için Selefi denmeye başladı. Tabii bu başka bir konu.

İhvan'ın ön planda olduğu, Erdoğan'ın 'ikinci başkanı' olmakla övündüğü ABD programının başarısızlığının ardından, selefi akımların IŞİD ile zirvesine ulaşan yükselişinden söz edebiliyoruz. Selefiliğin tarihe 'Arap Baharı' olarak geçen Ortadoğu'ya emperyalist müdahale sürecinde nasıl bir işlevi oldu?

Başkaları ne der bilemem ama Selefiler "Arap Baharı" adı verilen süreçte bırakın işlevsel olmayı, etkili bile olamadılar . Çünkü emperyalistlerin "Bahar" adını verdiği süreçte Ortadoğu halklarının diktatörlere, zorlu yaşam koşullarına itirazları Selefiler ile benzerlerinin asla kabul etmeyecekleri bir sosyal patlama idi. Dini bir itiraz değildi. Selefiler ile diğer İslamcı güçlerin etkili olma çabaları, sonrasında, özellikle Mısır'da halkın devrimini çalan ordunun Selefi güçlere çullanmasıyla sona erdi. Halkın devrim talebi de bastırıldı tabii. Aslında Arap ülkelerinde dönüştürücü olacağı inancı da ordu(lar) karşısında tutunamamasından ötürü tamamen eridi Selefilerin.

İslam yorumları birbirinden uzak olsa da AKP'nin (ve onun idaresindeki TC devletinin) Selefilerle ilişkisine dair ne söylemek istersiniz? Burada nasıl bir işbirliği, çıkar ortaklığı var?

Hiç bir zaman adını vererek bir destek belirtmediler ama Ahmet Davutoğlu'nun, son derece vahşi bir Selefi örgüt olan IŞİD'i "öfkeli çocuklar" olarak nitelemesi koruyup, kollayıcı bir ifadedir. RTE'nin Müslüman Kardeşler örgütü'ne Mursi üzerinden verdiği destek Selefilere dolaylı destektir. Suriye'ye emperyalist çullanmada Türkiye'nin desteklediği grupların Selefi olduğu da bir gerçektir. İşbirliği dediğiniz budur işte. Çok açık değil mi? 

Bu işbirliğinin Türkiye iç siyasetine, sosyolojisine nasıl bir yansıması oldu? Örneğin bir islam yorumu olarak Selefilik artık Türkiye'de kayda değer bir güce sahip mi?

Sondan başlayayım; asla düşünsel olarak kayda değer bir güç değil. Ama "aksiyoner" bir güç. Kullanılmaya uygun. Katiller bulup çıkarabilir. Bu anlamda yaban atılmamalı yaratacağı tehlike. Genel olarak sosyolojimize değil ama "dini ortamımıza" yansısı, Selefi olmayanların Selefilere bakışındaki karşıtlığın artması oldu. Ancak bu yine de rahatlatıcı değil bizler için çünkü "küffar tek milletir" düsturu uyarınca yarın toplumsal bir kalkışmada bir araya gelmeleri her an mümkündür.

AKP'nin bölgede yürüttüğü dış politikada hem ideolojik hem pratik bir enstrüman işlevi görene kadar Selefiliğin, onun İslam yorumunun Türkiye'de kayda değer bir geçmişi var mıydı?

Hayır, yoktu. Selefilik Türkiye'de, Anadolu İslamı'nın da bir özelliği olarak taban bulamadı. Bulamaz da, ama yukarıda dediğim gibi "aksiyoner" anlamda günümüz için ciddi bir tehlike. 

Cübbeli Ahmet olarak bilinen tarikat liderinin çıkışını nasıl yorumluyorsunuz? Selefiler Türkiye içinde tehdit olabilecek şekilde silahlılar mı şu anda yoksa bu çıkış daha çok burada bir alan kapma savaşı olduğunu mu gösteriyor?

Her ne kadar etki gücü az olsa da, Selefilerin yayılmak istedikleri, içinde yer almaya çabaladıkları yapılar arasında , Cüppeli Ahmet'in de mensubu olduğu İsmailağa Cemaati de var. Selefiler, bir kez daha belirtiyorum, tabanları olmasa da silahlı kalkışma yapabilirler. Bu gerçek, ama gerektiğinde kendisinin de silaha başvuracağını bildiğimiz bu cemaatin Selefilerin şiddete başvuracağı yakınması samimi değil. Kendisine daha fazla alan açmak için, belki de Selefi olmayan yapıları da devlete ihbar/şikayet etmiş olması pek mümkün. 

Peki bu savaşın devlet içindeki yansıması sizce nasıl olur? Devletin bunlardan birini tercih etmesi gibi bir durum söz konusu mu? Örneğin "selefileri tasfiye edeceğim, bundan sonra da ilişkiyi keseceğim" diyebilir mi devlet, Libya'dan Suriye'ye bu kadar alana burnunu sokmuşken?

Devletin içinde henüz "savaşa" dökülmemiş bir çekişmenin olduğu sır değil. Fethullah'tan boşalan yerleri dolduran başka tarikatlar var. Menzil gibi örneğin. Bu tarikatlarla iyi olduğu sürece Selefilere Türkiye'de kol kanat germez devlet. Suriye gibi, Türkiye'nin müdahale ettiği coğrafyalarda ise yanında tutar. Ama, besleyip, büyüttüğü İslamcı grupların, Selefi olsun ya da olmasın, bir gün Türkiye'ye de yöneleceği kimse için sır değil.