Batman'ın petrol işçileri ve Kürt emekçilerin sınıf mücadelesi

1940’lı yıllarda Batman’da bulunan petrol, bir şehri baştan yarattı. Petrol ve petrol işçiliği, aynı zamanda Kürt işçilerin sınıf mücadelesi tarihine de önemli katkılar sağladı.

Yekta Armanc Hatipoğlu

1930’lu yıllarda yapılan jeolojik araştırmalar sonucu Batman’da petrol olabileceği ihtimali ortaya çıktı. 1935 yılında yürürlüğe giren 2804 sayılı kanunla Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) kuruldu. Ülkenin yeraltı kaynaklarını araştırmak için kurulan enstitü, Raman Dağı eteklerinde bulunan Zivika Alikan Köyü yakınlarında sondaj yaparak petrol arayışına önemli bir katkı sundu.

20 Nisan 1940 yılında, 1048 metrede Türkiye’nin ilk petrol kuyusu olan Raman-1’de petrolün varlığı kesin olarak tespit edildi. Bir süre üretime devam eden Raman-1, kuyuyu su basması üzerine terk edildi.

17 Ocak 1946 yılında, 1361 metrede yeniden petrol keşfedildi ve Raman-8 kuyusunun temelleri atıldı. 1361 metrede bulunan ham petrol, 8 Mart 1948’de çıkarılmaya başlandı. Raman-1’in üzerinden geçen zamanda Türkiye kendisini teknolojik olarak da geliştirmiş, Avusturya’dan petrol çıkarımı konusunda çeşitli araçlar almıştı. Bir şehir olarak Batman’ın doğuşu, doğrudan petrolcülükle bağlantılı.

TPAO’daki ilk sendikalaşma ve grev

1930’larda başlayan petrol arayışı ve 1940’lı yılların sonunda bulunan petrol ve bu petrolün işlenmesi, Türkiye petrolcülüğü adına önemli bir gelişme oldu. Bu gelişme, aynı zamanda Türkiye’nin sendikacılık tarihinde de önemli olaylara önayak oldu. Türkiye’deki Kürt coğrafyasında yeni yeni oluşan işçi sınıfı, oluşumunun üstünden çok zaman geçmeden “masaya yumruğunu vurabilen” bir karakter kazandı. Kürt işçilerin bu denli hızlı sınıf bilinci kazanmasının en önemli nedenlerinin başında sınıf sendikacılığı ve solun güçlü olması geliyordu.

10 Aralık 1954 yılında kurulan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Batman’daki petrol kuyularını işletmeye başladı. TPAO’nun kuyuları işletmesiyle birlikte, Türkiye petrolcülüğü yeniden bir ivme kazandı. Biraz önce belirtmiştik, sanayinin gelişmesine paralel olarak sınıf bilinci de gelişiyordu.

1954’ten sonra petrol işçileri tarafından sendikalara kuruldu. Bu sendikalardan biri, Petrol-İş Sendikası’na bağlandı. Petrol-İş, her platformda Batman’da çalışan 1800 civarındaki petrol işçisinin sorunlarını gündeme taşımak için çabaladı. Petrol-İş aracılığıyla TPAO işçileri sınıf sendikacılığıyla tanıştı, ayaklarını daha sağlam yere bastı. Petrol-İş, TPAO işçilerinin sendikası olmayı bugün de sürdürüyor.

Tarihler 8 Temmuz 1964’ü gösterdiğinde TPAO’da ilk grev başladı. On gün süren greve işçilerin yüzde altmışı katıldı. Dönemin Milliyet gazetesine göre işçiler esnaftan yoğun destek görürken; hükümet, grevin zararının 10 milyon lira olduğunu söyledi. İşçilerin talepleri, grev sonucu karşılandı. Böylece Batman petrol işçilerinin ilk grevi, aynı zamanda kazanımla sonuçlanan ilk grevleri oldu. TPAO işçilerinin sendikacılığı, grev konusunda geri durmamaları bugün de devam ediyor.

İşçiler müzik grubu ve spor kulübü kuruyor: TPAO Batman Orkestrası ve Batman Petrolspor’un doğuşu

Grevden iki yıl sonra, 1966’da TPAO bünyesinde çalışan işçiler kendi aralarında bir müzik grubu kurdu. TPAO Batman Orkestrası ismini alan müzik grubu, 1968’de düzenlenen Dördüncü Altın Mikrofon yarışmasında birinci oldu. Erkin Koray Dörtlüsü, Haramiler ve Moğollar gibi bilinen müzik gruplarının katıldığı yarışmada TPAO Batman Orkestrası, aldığı birincilikle ülke ve müzik gündemine oturdu.

1960 yılında kurulan Batman Petrolspor da TPAO işçilerinin eserlerinden biri. Atletizm, yüzme, futbol, basketbol, voleybol ve güreş gibi on üç farklı branşta mücadele eden spor kulübü, Batmanlıların sporla ilgilenmesinin en önemli aracı oldu.  

Batman 2017 1 Mayıs'ı

TPAO’nun özelleştirilme girişimlerine karşı çıkan petrol işçileri, Batman 1 Mayıslarında öne çıkıyor

1980’li yıllara damgasını vuran neoliberalizm, pek çok ülke kaynağının satılmasına neden oldu. Başbakan Turgut Özal’ın öncülük ettiği özelleştirme dalgasında TPAO, “öncelikle özelleştirilecek kamu iktisadi teşekküllerinin” arasında geçiyordu. AKP’li yıllarda da devam eden özelleştirme süreci henüz TPAO’ya uğramadı ancak kurumun ismi hâlâ “özelleştirilecek yerler” arasında geçiyor.

TPAO’nun özelleştirilmesine karşı çıkanların başını Batman petrol işçileri çekiyor. Eylemlerde sık sık “TPAO halkındır satılamaz” pankartı açan işçiler; 1 Mayıslarda ve katıldıkları diğer eylemlerde “Halkın malı satılamaz” vurgusu yapıyor.

Hak aramayı bırakmayan TPAO işçileri, emek hareketinin geriye çekildiği 2000’li yıllarda da sendikal mücadeleye devam etti. 2000’lerin başından beri neredeyse her sene seslerini duyuran TPAO işçileri, “Mücadele eden kazanır” dedirtiyor. Petrol-İş Sendikası’nda örgütlü işçiler, Batman 1 Mayıslarına damga vuruyor.

Kaynaklar:  
*https://www.tmmob.org.tr/sites/default/files/aca41214b39c5dc_ek.pdf
*https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3208599