Rusya, Suriye'nin bölünmesini kabullenecek mi?

ABD ve Rusya'nın Birleşmiş Milletler'de birbirleri hakkında söyledikleri sert sözler, iki ülke arasındaki güvensizliğin son haddine geldiğini gösteriyor. Deyrezzor'daki katliam ile birlikte, ABD'nin Suriye'nin bölünmesi noktasında kararlı olduğu görülüyor. Mesele, Rusya'nın ne yapacağı.

Dış Haberler

New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda ABD ve Rusya temsilcilerinin birbirleri hakkında söyledikleri sert sözler, Suriye krizinin yakın vadede bir çözümünün olamayacağını gösteriyor.

Kuveyt merkezli Er-Rai gazetesinden Elijah J. Magnier, ABD Başkanı Barack Obama'nın, Irak işgalinin baş sorumlusu George W. Bush'un "Yeni Ortadoğu düzeni" planını başka bir açıdan sürdürdüğünü ve Suriye-Levant bölgesini bölmek için uğraştığını yazıyor.

Obama'dan sonra gelecek ABD Başkanı'nın da bu plana sadık kalacağını ileri süren Magnier, Rusya'nın Suriye'deki askeri müdahalesinin bu bölünme planını yalnızca ertelediğini söylüyor.

Er-Rai muhabiri, Suriye'deki ve Suriye'nin müttefik ülkelerindeki kaynaklarına dayanarak, Rusya'nın "kullanışlı Suriye"yi kontrol etmeyi kabul ettiğini öne sürüyor. 

"Kullanışlı Suriye"den kasıt, kuzeyden güneye, Lazkiye-Halep-Tartus-Humus-Hama-Şam ekseni. Muhabire göre bunun alternatifi, Rusya için, kaybedilen toprakları yeniden kazanmak, oraları da kontrol etmek ve askeri durumu "dondurmak."

ABD İLE RUSYA ARASINDAKİ ANLAŞMA NEDEN ÇÖKTÜ?

ABD ile Rusya arasında bayramda varılan düşmanlıkları azaltma mutabakatının çökmesine ilişkin birkaç neden sıralanıyor.

Bunlardan birincisi, ateşkes dışında bırakılan El Kaide'nin, bu ateşkesi bozmaktan çıkarı olması. Kuneytra'da Nusra ile birlikte Ahrar'uş Şam ve Beyt el-Makdis'in İsrail ile birlikte Suriye'ye saldırması da bununla ilgili görünüyor. 

İsrail'in, cihatçı saldırıları başlamadan önce Golan Tepeleri'nde Suriye ordusuna ait 21 topçu mevzisini hava saldırılarıyla yok ettiği bildiriliyor.

İkincisi, ABD destekli "ılımlıların" da yer aldığı 23 "muhalif" grup, ateşkesi reddederek El Kaide bağlantılı gruplardan ayrılmayacağını ilân etti.

Üçüncüsü ise, ABD ve müttefiklerinin Deyrezzor'da IŞİD'e karşı savaşan Suriye ordusuna saldırması ve 83 askeri katletmesi.

DEYREZZOR KATLİAMININ NEDENLERİ

Elijah J. Magnier'e göre, ABD'nin Deyrezzor Katliamı'ndan sonra dilediği özür, Şam'ın tanınması açısından önemli olsa da, cevaplanması gereken en önemli soru ortada duruyor: Yıllardır kuşatma altında olan Deyrezzor'a bir kez bile yardım etmeyen IŞİD karşıtı koalisyon, şimdi ne oldu da "yanlışlıkla" da olsa yardım etme gereği duydu?

Şam'daki kaynaklar, eğer ortada gerçekten bir "hata" olsaydı, koalisyon uçaklarının ertesi gün hatayı düzeltmek için IŞİD mevzilerini vurması gerektiğini söylüyorlar.

Kaynaklara göre, ABD'nin Deyrezzor'u vurmasının ardında yatan esas gerçek, Iraklı güçlerin sınırın öte yakasında ilerlemesiyle bağlantılıydı.

Buna göre Irak güçleri, Cezire el-Anbar, Bağdadi ve Cezire Hit'te ilerliyordu. Hedefleri Ana Rava idi ve bununla Irak-Suriye sınırındaki El Kaim'e ulaşmak istiyorlardı.

Eğer Irak güçleri El Kaim'e ulaşırsa, Irak ve Suriye güçlerinin sıkıştırdığı IŞİD iki ateş arasında kalacak. El Kaim ve El Bukemal'den Deyrezzor'a doğru uzanan hat IŞİD'in elinden çıkarsa, örgütün Irak'tan Rakka'ya giden ikmal hattı kesilmiş olacak.

Rusya, Suriye ve müttefikleri, bu minvalde ABD'nin IŞİD'le müttefik olduğunu düşünmüyor. Ancak ABD'nin, sürüsünü güden bir çoban gibi, IŞİD'i yönlendirdiğinden şüpheleniyorlar. 

Müttefiklere göre, Suriye ordusu ne zaman IŞİD'e karşı bir zafer kazansa, ABD ya da müttefikleri bir şekilde dikkat dağıtmayı başarıyor. Buna örnek olarak, ilk ateşkes döneminde Tabka'ya doğru ilerleyen Suriye ordusunun dikkatinin, Halep'in güneyindeki ve Humus kırsalındaki cihatçı saldırılarıyla bozulması gösteriliyor.

DEYREZZOR PLANI

İddiaya göre ABD Deyrezzor saldırısı ile birlikte, Irak ile Suriye güçlerinin birleşmesini engellemiş oldu. Yani esas mesaj Iraklılaraydı.

Suriye ordusunun IŞİD karşısındaki direnci kırılıp Iraklıların Suriye ordusuna yardımı engellenirken, ABD, Deyrezzor'un düşmesi durumunda "kurtarıcı" olarak bölgede IŞİD'e saldırmayı planlıyordu.

Deyrezzor ve Rakka'nın uluslararası kamuoyunun önünde "terörle mücadele" kapsamında kurtarılması, yalnızca ABD'nin prestijini artırmayacaktı: Deyrezzor, Suriye'nin kuzeyinin ülkenin geri kalanından ayrıştırılması için kritik bir önem arz ediyor.

'KULLANIŞLI SURİYE' KABUL EDİLECEK Mİ?

Magnier'in iddiasına göre, yukarıda sözü edilen "kullanışlı Suriye"nin kontrolü ile birlikte, kuzeydeki petrol sahalarının ve verimli tarımsal arazilerin ABD ile Kürtlere bırakılması kabul edilecek.

Petrol konusunda, özellikle Lazkiye kıyılarında ve denizde petrol bulunduğu söyleniyor. 

Kuzey Suriye'de ise, Türkiye'nin sınırlarını bilmesi ve Suriye ordusunun kontrol ettiği hatlara yaklaşmaması durumunda durumun kontrol altında olacağı iddia ediliyor. Ancak Türkiye sınırılarını aşarsa, Moskova'dan karşılık görecek.

Kaynaklara göre Rusya, ABD'nin istediği "Suriye uçakları uçmasın" talebini reddetti ve Halep'teki operasyonlarına devam etmeyi kararlaştırdı. 

Şam yönetimi, ABD Başkanlığı'na Clinton seçilse dahi, ABD'nin Rusya ile doğrudan bir savaşı tercih etmeyeceğini, savaşın vekiller aracılığıyla devam edeceğini düşünüyor.

Bu nedenle ABD açısından en iyi tercihin, 2. Dünya Savaşı sonrası Berlin'e yapıldığı gibi, bir bölünme planı olacağı düşünülüyor. Bunun nedeni ise, savaşı kimsenin kazanamayacağının varsayılması.

Bölünme ile birlikte, Suriye'nin kuzey ve doğu hattı ABD ve müttefiklerine; batı, orta ve güney bölgeleri ise Suriye ve müttefiklerinin kontrolüne bırakılacak.

Elbette, Suriye ve müttefiklerine bırakılan bölgelerde cihatçı varlığı devam edecek ve "kullanışlı Suriye" de istikrarsız bir görüntü vermeye devam edecek.

Şimdi sorun, fiili olarak "kullanışlı Suriye"yi tutmaya çalışan müttefiklerin lideri Rusya'nın, ABD planını kabul edip etmeyeceği.